Mimar ve Mühendisler Grubu (MMG) tarafından düzenlenen “EURITECH Avrasya AR-GE, İnovasyon & Teknoloji Zirve ve Sergisi”, İstanbul Teknik Üniversitesi’nde (İTÜ)15 Mayıs 2024 günü başladı.
Toplantının açılışında konuşan Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak, “Ekonomiyi geleneksel olarak emek ve sermaye şeklinde iki başlıkta düşünürdük, şimdi bilgiyi de çok ciddi bir şekilde bu başlıkların içerisine koyuyoruz. Teknolojiyle birlikte bilgiyi saklamak, sadece saklamak değil yeni iş modellerinde kullanmak kolay oldu, daha mümkün oldu ama bu aynı zamanda rekabetin de önümüzde artarak geldiğini bize hatırlatıyor.” ifadelerini kullandı.
DEİK Başkanı Nail Olpak, etkinlikteki konuşmasında DEİK bünyesindeki çalışmalar içinde dijitalin önemine işaret ederek, bu alanda yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi.
Teknolojide yaşanan değişim ve dönüşümün salgın sonrasında daha da hızlandığına dikkati çeken Olpak, “Süreci dikkatli şekilde analiz etmek ve kendimizi doğru bir şekilde konumlandırmak önemli. Bir taraftan teknolojinin doğru şekilde kullanılmazsa yıkıcı etkilerinden bahsediyoruz, diğer taraftan doğru kullandığımız zaman verimlilik artışına, ekonomik büyümeye ve kalkınmaya desteği de açık. Ekonomiyi geleneksel olarak emek ve sermaye şeklinde iki başlıkta düşünürdük, şimdi bilgiyi de çok ciddi bir şekilde bu başlıkların içerisine koyuyoruz.” dedi.
Olpak, şunlara vurgu yaptı:
“Teknolojiyle birlikte bilgiyi saklamak, sadece saklamak değil yeni iş modellerinde kullanmak kolay oldu, daha mümkün oldu ama bu aynı zamanda rekabetin de önümüzde artarak geldiğini bize hatırlatıyor. Ben bu süreçte gençlerimize güveniyorum. Tabii genç tabirini hem insanlarımız fiziki anlamda gençlerimiz için hem de firmalarımız için, startuplarımız için kullanmak istiyorum. Günümüzde teknolojik dönüşümün önemli bir kısmını startuplar gerçekleştiriyor.”
Etkinlik sahiplerinin ve İTÜ’nün girişimcilere ve startuplara verdiği destekten dolayı teşekkür eden Olpak, DEİK olarak kendilerinin de dijital teknolojiler alanında Dijital Teknolojiler İş Konseyi çalıştıklarını anlattı.
Olpak, “Amacımız büyümemizin lokomotiflerinden olan teknoloji ekosistemin gelişmesine kamu ile özel sektör arasında bir arayüz gibi de çalışarak gayret etmek. Sadece gayret etmek değil, bu noktada uluslararası finansa erişim dahil olmak üzere çalışmaları yürütmek.” dedi.
“Rekabet gücüne sahip olabilmek için hem yenilikçi hem de verimi yüksek ürünler üretebiliyor olmalıyız”
MMG Genel Başkanı Bülent Şen, günümüz teknoloji çağında artık, ülkelerin rekabet gücünün, bilim ve teknoloji üretebilmesine ve alanında uzman bireyler yetiştirebilme kapasitesine dayandığını dile getirdi.
Ticari sınırların ortadan kalktığı günümüzde, küresel piyasaların etkisinin ve teknolojik gelişmelerin ülkeleri ve dolayısıyla şirketleri ekonomik bir yarışa sürüklediğine dikkati çeken Şen, “İşletmelerin rekabette öne geçmelerini sağlayan fark yaratmak ve yenilikçi olmak, sürdürülebilir olabilmeleri için önemli hale geldi. Rekabet gücüne sahip olabilmek için hem yenilikçi hem de verimi yüksek ürünler üretebiliyor olmalıyız.” yorumunu yaptı.
Şen, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye’nin gelişmiş ülkeler arasına girmesi hedefiyle, yüksek teknolojili üretime önem vermesi ve yerli şirketlerimizin de sermayelerinin daha da güçlenebilmesi için, marka değerine sahip katma değeri yüksek ürün üretebilmeleri ve dünyanın diğer ülkelerine satabilmeleri gerekiyor. Ülkemizde özellikle yıllarda AR-GE çalışmalarına hız verildi. Şirketlerimiz, öncekine nazaran geliştirdikleri inovatif ürünleri ile dünya piyasalarında yarışabilecek bir seviyeye geldi. Kamu kurum ve kuruluşları, özel sektör şirketleri ve sivil toplum kuruluşları, AR-GE çalışmalarını teşvik ediyor. Etkinliğimizde kamu ve özel sektörün AR-GE Merkezleri, üniversitelerimizin teknoparkları, kalkınma ajansları ile organize sanayi bölgelerinde geliştirilen inovatif ürünleri aynı platformda buluşturuyoruz.”
İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Koyuncu ve İTO Yönetim Kurulu Üyesi Münür Üstün de etkinliğin içeriğinin ekonomik kalkınmaya katkısı ve teknoloji alanında Türkiye’de ve kendi kurumlarında yapılan çalışmalar hakkında değerlendirmelerde bulundu.
“Hedefimiz, dünyanın en büyük ilk bin AR-GE firmasından en azından onlarcasını Türkiye’ye kazandırmak”
Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Zekeriya Çoştu da toplantıda yaptığı konuşmada Türkiye’nin, bölgesel, küresel anlamda AR-GE bakımından önemli bir oyuncu olmasını arzu ettiklerini belirterek, “Bakanlık olarak yeni, etkili bir destek programını tasarladık ve önümüzdeki bir, iki hafta içerisinde bunu kamuoyuyla, dünyayla paylaşıyor olacağız. Hedefimiz, dünyanın en büyük ilk bin AR-GE firmasından en azından onlarcasını Türkiye’ye kazandırmak.” dedi.
Bakan Yardımcısı Çoştu, etkinlikte yaptığı konuşmada, organizasyonun önemine işaret ederek, etkinliğin bu yıl 6’ncısının düzenlenmesinin değerli olduğunu söyledi.
Türkiye’de yapılan çalışmalara ve teknoloji ekosisteminde gelinen noktaya vurgu yapan Çoştu, Türkiye’nin teknolojide sınıf atladığını, bölgesel hatta bazı alanlarda küresel bir oyuncu, lider olma noktasına ulaştığını anlattı.
Çoştu, özellikle son 20 yılda atılan kararlı, istikrarlı adımlarla teknoloji ekosisteminin olgunluğunun önemli bir seviyeye ulaştığını belirterek, “Dünyada ses getiren çıktılar üretme aşamasına ulaşmış durumda. Türkiye, AR-GE’ye ayırdığı kaynakları son 20 yılda yaklaşık 10 kat artırabilmeyi başardı ve 1 milyar dolar seviyelerinden 10 milyar dolar seviyelerine ulaştığını söyleyebiliriz. Milli gelirinden ayırdığı payı da binde 5’lerden, yüzde 1,4’ler seviyelerine ulaştırarak İtalya, İspanya gibi gelişmiş bazı ülkeler seviyelerine çıkarmış durumda. Bunu da özellikle özel sektörün AR-GE faaliyetlerini destekleyerek ve büyüterek başarmış bir ülke.” diye konuştu.
Türkiye’de başta savunma ve haberleşme alanında yapılan çalışmalar ve hayata geçirilen ürünler hakkında bilgi veren Çoştu, bu örneklerin, ülkenin ulaştığı kapasitenin, yetkinliğin ve öz güvenin somut göstergeleri olduğunu anlattı.
Çoştu, Türkiye’nin hedefinin bunların çok daha ötesinde olduğuna dikkati çekerek, şunları söyledi:
“Şimdiye kadar katettiğimiz mesafe, bizi belki biraz geride başladığımız bir yarışta önemli bir seviyeye getirdi ama Türkiye’nin hedefi bunun çok daha ötesinde. Türkiye’nin ikinci yüzyılına başladığımız bu süreçte bu hedefi hep beraber gerçekleştiriyor olacağız. Milli Teknoloji Hamlesi’ni birlikte gerçekleştirebileceğimize inanıyoruz ve bu noktada adımlar atmaya kararlıyız. Bu hedefe giderken çok boyutlu bir gelişim planını, felsefesini ortaya koymamız gerekiyor.
Milli Teknoloji Hamlesi’ni gerçekleştirebilmek için yetkinliklerimizi bir taraftan kullanırken, bir taraftan da dünyadaki bilgi birikimini ve yetkinlikleri mümkün olduğu kadar kullanabiliyor olmamız lazım. Dolayısıyla Milli Teknoloji Hamlesi’ni gerçekleştirebilmemiz için teknoloji ekosistemimizi dünyayla daha entegre hale getiriyor olmamız, global ekosistem ile etkileşimimizi artırmak, global birikimden daha fazla istifade etmek, beslenmek ve Türkiye’yi teknoloji dünyasında daha etkin bir oyuncu, bölgesel ve hatta belki küresel bir çekim merkezi haline getirmek gerekiyor.”
Çoştu, global ekosistemden ve küresel firmalardan da Türkiye’de AR-GE faaliyetleri yürüten önemli şirketler bulunduğunu belirterek, şu bilgileri verdi:
“Küresel firmaların ülkemizde olan katkısını artırma ve onların desteğiyle AR-GE ekosistemimizi geliştirme noktasında bir motivasyona ve hedefe sahibiz. Türkiye’nin bölgesel hatta belki küresel anlamda AR-GE bakımından önemli bir oyuncu olmasını sağlamayı arzu ediyoruz. Bakanlık olarak yeni, etkili bir destek programını tasarladık ve önümüzdeki bir, iki hafta içerisinde bunu kamuoyuyla, dünyayla paylaşıyor olacağız. Hedefimiz dünyanın en büyük ilk bin AR-GE firmasından en azından onlarcasını Türkiye’ye kazandırmak.
Bunun yanında Türkiye’nin yüksek teknolojide bir üretim merkezi olması gibi de bir motivasyonumuz var. Özellikle çip, batarya, elektrikli araç gibi büyüyen ve gelişen, kritik öneme sahip alanlarda Türkiye’yi yüksek teknolojide üretim üssü haline çevireceğiz. Bu anlamda da AR-GE programıyla eş zamanlı olarak, küresel düzeyde ses getirecek bir davet programını da birkaç hafta içerisinde tüm dünyayla paylaşıyor olacağız. 2030 yılına kadar Türkiye’yi yüksek teknoloji yatırımlarında, üretiminde önemli bir üs haline getiriyor olacağız. ”
“Türkiye’yi girişimcilikte de bölgesel ve küresel merkez haline getirme noktasında kararlıyız”
Çoştu, Türkiye’yi girişimcilikte de bölgesel ve küresel merkez haline getirme noktasında kararlı olduklarını vurguladı.
Türkiye’de çok yetenekli girişimler ve girişimciler olduğunu aktaran Çoştu, “Elbette en fazla inandığımız, dayandığımız gücümüz bu ama küresel ekosistemden de beslenecek şekilde dünyanın yetenekli girişimlerini, girişimcilerini de Türkiye’ye, ülkemize kazandırmak istiyoruz. Bunun için uluslararası girişimlere, girişimciliğe yönelik yeni bir davet programını da hayata aldık, lansmanını yine önümüzdeki birkaç hafta içerisinde gerçekleştiriyor olacağız.” diye konuştu.
Çoştu, Türkiye’nin tüm bu alanlarda ortaya koyduğu başarılardan aldığı öz güven ile çok daha fazlası için çok daha büyük bir potansiyele sahip olduğunu dile getirdi.
“5G yolculuğumuz devam ediyor. 6G ile ilgili çalışmalarımızı da aynı vizyonla sürdürüyoruz”
Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Sayan, etkinlikteki konuşmasında, teknolojide yaşanan hızlı gelişime işaret ederek, bugün pek çok sektör ve hizmet grubu için neredeyse sınırların ortadan kalktığı ve herkes için zaman ile mekan algısında önemli değişimlerin bulunduğu bir süreçten geçildiğini dile getirdi.
Gelecek yıllarda bu gelişmelerin daha da hızlı devam edeceğini ifade eden Sayan, şöyle devam etti:
“Özellikle de yapay zeka ve robot teknolojisindeki gelişmelerin insan topluluk ve devlet üzerinde radikal değişimlere neden olacağı üzerinde büyük tartışmalar devam ediyor. Özellikle büyük verinin doğurduğu imkanlar ile yeni kabiliyetlere kavuşan yapay zeka teknolojilerinin birçok sektörde adeta çığır açacak yenilikler getireceği kaçınılmaz. Büyük teknoloji şirketlerimiz ve global şirketler bu alana büyük yatırımlar yapıyor.
İşin özü gelecek yıllarda günümüzün en önemli yakıtı olan büyük verinin, yapay zeka uygulamaları ve teknolojileriyle işlenerek katma değer oluşturacak yeni ürün ve servislere dönüşümüne hep birlikte tanıklık edeceğiz. Ülkemizde de yeni teknolojiler alanında birçok çalışma yapılıyor. Burada önemli olan, biz buna sadece tanıklık mı edeceğiz yoksa bu gelişimin, dönüşümün içinde yer alarak kendimiz de bu değişimin, dönüşümün bir parçası olup, üretip, kendimizin kullanması sonrası ihraç edeceğimiz bir noktaya gelecek miyiz? Üretip, ülkemizde kullanıp, bunu ihraç ettiğimiz zaman hepimiz mutlu oluyoruz.”
Türkiye’de bu alanda yapılan çalışma ve gelişen teknolojiler hakkında bilgi veren Sayan, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile çok sıkı işbirliği halinde çalıştıklarını anlattı.
Sayan, şirketlerin Türkiye’de hayata geçirdiği AR-GE faaliyetlerine dikkati çekerek, bu alanda önemli aşamalar kaydedildiğini bildirdi.
“Haberleşme alanında yerli malı kullanım oranı, şebekelerimizde yüzde 40 noktasına geldi”
Haberleşme sektöründe yaşanan gelişmeler hakkında değerlendirmelerde bulunan Sayan, “Haberleşme alanında yerliliğin ve milliliğin nasıl sağlanması gerektiği noktasında birçok çalışma yaptık. Haberleşme alanında Türkiye 7-8 yıl önce yüzde 100 pazar olarak düşünülen bir ülkeydi. Haberleşme alanında yüzde 1’in altındaki yerli malı kullanım oranı, bugün şebekelerimizde yüzde 40 noktasına geldi. Yetmez, biz bunun yüzde 100 yerli olacak şekilde gelişmesi gerektiğini düşünüyoruz.” ifadelerini kullandı.
Yerliliği artırmak için Türkiye’de yaptıkları çalışmalara ilişkin bilgi veren Sayan, haberleşmede olduğu gibi diğer tüm sektörlerde de bu alanda önemli çalışmalar yapıldığını anlattı.
Sayan, Bakanlık olarak ilgili paydaşlarla haberleşme alanında yerli üretim yolculuğunda kararlı adımlarla ilerlediklerine işaret ederek, şunları kaydetti:
“Stratejik hedeflerimiz ve politikalarımızı belirlerken yerli ve milli üretim vizyonu odağımızda. Diğer taraftan ülkemizin gelişmiş ülkeler arasında daha güçlü konuma yükselmesi ve bu ülkelerle etkin şekilde rekabet edilmesi için takip etmesi gereken yol; katma değeri yüksek teknolojiler üretmek ve bunu dünyaya satabilmek. Bunun için de AR-GE ve inovasyon, en çok üzerinde çalışılması ve yatırım yapılması gereken alan olarak karşımıza çıkıyor. Bakanlık olarak bu alanda birçok çalışma yaptık.
4,5G yetki belgelerinde 2023 yılının ilk 6 ayında operatörler tarafından 7,1 milyar liralık altyapı yatırımının 2,4 milyar lirası, yine aynı yılın ikinci 6 ayında yapılan 9,7 milyar liralık yatırımın da 4,3 milyar lirası yerli malı belgeli ürünlerden karşılandı. 5G’ye mümkün olan en yüksek oranda yerli ürün kullanarak geçiş yapmak, kritik bileşenleri millileştirmek ve bu doğrultuda kendi güvenilir altyapımızı oluşturmak hedefiyle 5G yolculuğumuz devam ediyor. Bu sırada 6G ile ilgili çalışmalarımızı da aynı vizyonla sürdürdüğümüzü belirtmek istiyorum.”
“Yeşil ve dijital dönüşüm hayati önem taşıyor”
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Milli Teknoloji Genel Müdürü Alper Güzel, yeşil ve dijital dönüşümün, verimliliği, ölçülebilirliği ve yönetilebilirliği sağlamak adına hayati bir önem taşıdığını söyledi.
Zirve kapsamında düzenlenen “Dijital Dönüşüm ve İnovasyon İçin Finansman” paneli, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Milli Teknoloji Genel Müdürü Alper Güzel’in başkanlığında gerçekleşti.
Panelde, Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası Genel Müdürü İbrahim Halil Öztop ve Sistem Global Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Karslıoğlu yer aldı.
Alper Güzel, son 22 yılda yapılan yatırımlarla AR-GE ve inovasyon sisteminin önemli bir eşiğe ulaştığını belirterek, şunları kaydetti:
“2003’te 12 bin şirket Türkiye’de KOSGEB desteği alırken bu sayı 2023’te 107 bine çıktı. AR-GE harcamalarının gayrisafi milli hasılaya oranı 2002’de binde 5 iken, 2023’te yüzde 1,40’ını sağlıyor. Ülkemizde 102 teknoloji geliştirme bölgesi, 1306 AR-GE merkezi, 329 tasarım merkezinde 203 bin AR-GE ve tasarım personeli istihdamı sağlanıyor. Memleketi büyük bir teknoloji ekosistemini yöneten muazzam bir teknoloji üssü haline getirmiş vaziyetteyiz. Bu nokta yeterli değil, çok daha iyi, çok daha yüksek mertebelere ulaştırmak üzere hep beraber çalışmamız lazım.”
Sürdürülebilir bir AR-GE altyapısı için fikirlerin ticari bir değere sahip olması gerektiğinin altını çizen Güzel, bunu sağlamak adına 2022’de yürürlüğe girmiş olan Ulusal Teknoloji Girişimciliği Stratejisi’yle yol haritasının çıkarıldığını anlattı.
Dijital dönüşüm, destek programlarının da devreye alındığından bahseden Güzel, “Yeşil ve dijital dönüşüm, verimliliği, ölçülebilirliği ve yönetilebilirliği sağlamak adına hayati bir önem taşıyor. Dijital dönüşüm sağlanması adına da şirketlerimizin öncelikli mevcut haldeki olgunluklarını belirlememiz, akabinde de bu olgunluk noktasından daha ileriye gitmelerini sağlayacak olan yol haritalarını, yatırım programlarını ve bu yatırım programına uygun destekleri sağlamamız gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
“Devlet teşvikleri kritik bir rol oynuyor”
Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası Genel Müdürü İbrahim Halil Öztop da finansmanın şirketler için fikir, kuruluş, proje aşamasındaki gerekliliğini anlattı. Finansman ihtiyacında hibe ve teşviklerin önemine değinen Öztop, devlet teşviklerinin kritik bir oynadığını söyledi.
TÜBİTAK’ın önemli bir rol oynadığını dile getiren Öztop, “TÜBİTAK’ın geçmişte vermiş olduğu hibe yapısını biz bir nebze değiştirmeye çalıştık. Geçen çağrı döneminde bunu fonlaştırdık. Yani şu anda 900 bin lira vermiş olduğu para karşılığında girişimden yüzde 3 hisse almaya başladı.” diye konuştu.
KOSGEB’in desteklerine de değinen Öztop, “Bizim bilgi teknolojisine yaptığımız yatırımın haddi hesabı yok, buna mecburuz, finans sektörü güven sektörü… Bu alana iyi yatırım yaptığımızı düşünüyoruz.” dedi.
Sistem Global Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Karslıoğlu da dijitalleşme yolculuğunun kritik olduğunu dile getirdi.
Türkiye’nin farklı bölgelerinde dijitalleşme ve inovasyon konularında KOBİ’lerle görüştüklerini anlatan Karslıoğlu, firmaların bulundukları bölgedeki teknoparklar, patent ofisleri gibi yerlerle temas halinde olmaları gerektiğini sözlerini ekledi.